yasa

kural kural kural.. al sana kural; noktadan sonra büyük harfle başlamak yasak.
bu sitede kanun da benim devlet de !

24 Ağustos 2011 Çarşamba

ve son.. elveda be günlük ! *

üniversite hazırlık bitti.
günlüğü donduruyoruz diye salya sümük ağlama edebiyatı yapmayacağım.
bilakis mutluyum galiba, yeni bir üniversite, yeni bir şehir, yeni arkadaşlar, yeni bir hava, yeni uğraşılar, yeni meslek v.s

    bu arada 13 yıllık eğitim hayatım boyunca sinirimi bozan, küfrettiren öğretmenlerin, öğrencilerin canı cehenneme :D

bugün, hacettepeye kayıt için gerekli olan evrakları toplamaya gittim,yarın da gidicem, ondan sonraki gün de.
ikametgah belgeleri, bi sürü şeyin fotokopisi,temiz sicil kağıtları, sağlık raporu işte v.s


ee velhasılkelam,
bu günlük de doğal olarak işlevini yitirdi.

kafama eserse birkaç ay sonra farklı bi altyapı kullanarak üniversite günlüğü yada daha geniş kapsamlı bişey daha açarım.
eheuhe buranın tasarımının da, güya ygs/lys ye hazırlandığım için, fazla üstüne düşmemiştim.
gelecek sefere fazlasıyla telafi ederiz(:

neyse,
elveda be günlük;
haydi kal sağlıcakla !

*senelerden bir gün edebiyat hocası başlıklar ve paragraf başları "ve" ile başlamaz demişti. bunu ona adıyoruz. kuralcı edebiyat anlayışları şad olsun.



19 Ağustos 2011 Cuma

üniversite tercih sonuçları açıklandı !

ama ösym bilgi sistemine bir türlü girilmiyor !
lys sonuçlarında sisteme direkt giriş yapabilmiştim hatta sağlam server altyapısı kurdukları için takdir etmiştim.
geri alıyorummmmmmmmm lan takdirimi!

site aha böyle koca puntolarla;
"server is too busy" [server iz tuu bazy]
diyor.
&&

suratım zaten son 2 saattir değişik ifaderlerle çalkalanmakta.

yerleşebilecek miyim?!
yerleşebilecek miyim?!
yer-le-şe-bil-ecek- mi-yim ?!
aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!
&&

durr siteye giriş yapıyor gibi, firefox yuvalağı dönüyor!
lanet olsun ekran geldi şimdi kimlik numarası ve şifre istiyorrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr!
      ezberlemiştim sırf bu iş için.
YAZDIM VE GÖNDERDİM şu an sonuçlar yüklenmekte
&&

sonuçlar beni diğer sekmede beni bekliyorrrr bakamıyacaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam!!
bakıyorum..
şimdi geçiyorum diğer sekmeye..
    -geçmeli miyim ki !
geçiyorum lan ne olucaksa olsun lanet olsun.
    -bir gözüm kapalı mı baksam ki?!

     iyi bir yer kazanamazsam bu yazıyı göndermiyecem.
     bi de rezil mi olalım.

bakıyorumm!!
     -elim titriyor lan resmen, kalp atışım arttı gibi.
baktım lan.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
FRANSIZCA ÖĞRETMENLİĞİ

ilk tercihim gelmiş!
ağlamak istiyorum sayın seyirciler;
yaşasıııııııııııııııııııııııııııın!!

8 Ağustos 2011 Pazartesi

ve işte üniversite tercihleri

sevgili günlük,
şehir dışında olduğum için yayınlamakta geç kaldım. ve işte ilk 5 tercihim.

  1. hacettepe üniversitesi / fransızca öğretmenliği
  2. gazi üniversitesi / fransızca öğretmenliği
  3. gazi üniversitesi /almanca öğretmenliği
  4. ankara üniversitesi / fransız dili ve edebiyatı
  5. ankara üniversitesi / alman dili ve edebiyatı

tercihlerimi görüldüğü üzere hep dil alanından yaptım. ilk tercihler ankara oldu.
sonra izmir, eskişehir, adana v.s diye düşüyor. büyük şehir gelmezse gitmem zaten.
türkiyede okumak konusunda da biraz kararsızım, sonuçları açıklasınlar bi düşünürüz artıkın.

5 Ağustos 2011 Cuma

ya ba da ba dhuu!

sevgili günlük;bu sabah ehliyet sınavım vardı.
sınavdan kalırsam benimle dalga geçme diye bunu sana önceden söylemedim (:

               yahu ne kadar çok sınav var şu dünyada.

sınav öncesi şöfor okulumun arabasıyla biraz alıştırma yaptık. dönüşler, sinyaller, zartlar zurtlar..sınav öncesinde defalarca kendime tekrar ediyorum.

            -sinyaller, sinyaller, sinyalleri unutma !!

bir önceki günden, sınava girebilecek müffettişlerin olası yaşına, meraklarına göre sohbet konuları düşünmüştüm.keşke öğrenci ehliyeti sınavı sırasında gelen babacan müfettiş denk gelse diye de iç çekiyordum.

ve kura çekiminde o denk geldi !

sanırım meslekleri icabı ciddi, sert, disiplinli gibi gözükmek zorundalar.
ama üstündeki cilayı tırnakla kazıyıp çıkarınca o eğlenceli insan ortaya çıkıyor.

üniversiteler konusunda meraklı olduğunu bildiğim için mevzuya lys den girdim. ilgilendi.
trafikte yapılan yanlışlar konusunda klişeleşmiş cümleleri kullandım, takdir etti.
ona bu konuda konuşma hakkı verdim, takdir ettim!
çözüm olarak neler yapılabilir diye sordum maksat ona kendini önemli biri gibi hissettirmek.
trafik kurallarıyla ilgili bir ton soru sordu; cevapladım, bir tanesini bilemedim.

sınav bitti, arabayı sağa çekip park ettim.
sınavı geçtim mi kaldım mı bilmiyorum o sırada ama içim içimi yiyor.
bir kaç minik hata yapmıştım. malum kafa dalgın araba sürerken, sınavdan beni geçirecek mi geçirecek mi diye düşünüyorum.

hiç kimse "ben hiç stres yapmadım, ben ustayım, hemen ehliyeti verdiler bana, çok kolaydı,  kusursuzum, muhteşemim, zeus'um lan ben" diye sıkıp kendi egosunu tatmin etmesin. o psikolojiyi yaşadım biliyorum, stres yapmamak imkansız. şimdi dağılın len!!

öyle böyle şöyle. müfettiş çağırdı masasına gittik oturduk.
yanımda bir eleman daha vardı.
iyi ki o daha fazla hata yapmış da benimle hiç uğraşmadı.

         bana sadece,  "araba kullanırken çok konuşma yola dikkat et !"
         yahu ben konuşmasam o sırada yaptığım hataları nasıl kamufle edeceğim (:

ehuehe.. -arabayı aklınızla kullanın, 2 sene içinde sizi tekrar burda görmeyim dedi.
[2 sene içinde cezalar 100 puanı buluyorsa ehliyeti alıp tekrar sınav yapıyorlarmış]

ehliyeti de kaptık sonuçta.

ya ba da ba dhuu! (:

1 Ağustos 2011 Pazartesi

sevgili üniversite sınav derececileri

puslu görüyorum şu an etrafı, yeni uyandığımdandır.
ama birilerine laf tıkıştırmadan edemeyeceğim.
gördüğüm, duyduğum yerde sinir ediyorlar çünkü.

her sene, üni. giriş sınavında derece yapanlar tv ye çıkar, aşağı yukarı  hepsi de aynı şeyi mırıldanır.
-düzenli ve sistemli çalışın, işin sırrı çok çalışma değil.
eheuhe.. cevap veriyorum.
yok vazgeçtim, küfür yok.

ULANN ?!
sen kimi kandırıyorsun ahbap ?
sistemli çalışmaymışmış.
hadi eşşek gibi çalıştın kazandın anladık da, bari böyle deyip hem bizim aileleri kandırma, zira kanıyorlar.

çünkü sen eminim ki;
  • 1 bardak su içmek için bile, "2-3 test daha çözeyim sonra ödül olarak su içerim" diyenlerdensin.
  • haftada en az 2500-4000 bin soru deviriyorsun. [çok soru değil az ve öz soru]
  • günde en az 8 ila 12 saat arası ders çalışıyorsun. [çok çalışma değil sistemli çalışma]
  • sosyal faliyet yoksunluğundan yanıp kavrulmana rağmen bunu kendine bile itiraf edemiyorsun. kendi egonu tatmin etmek bi de çevrende "inek recai" adında anılmamak için "ben hem çalışıyorum hem eğleniyorum" diye dibi tutmuş muhabbet kuşu gibi ötüyorsun.

yazık la.
sonra bi de karşıma geçmiş laga luga tırı vırı artizlik.
yemezlergülümbunları.

28 Temmuz 2011 Perşembe

tvittır rüyalara girer mi

girdi.
o mereti bugüne kadar hiç kullanmadım. hakkında bildiğim tek şey, ünlü olsun yada olmasın insanların girip o an ne yaptıkları hakkında kısa notlar düşmesiydi.
o site bundan ileri gidiyor mu, tam olarak görevi nedir bilmiyorum.

aslında tvittır rüyamı bi kaç ay önce görmüştüm, şimdi aklıma takıldı.
düşümde yanımda duran ve benimle sohbet eden insan [kim olduğunu neyin nesi olduğunu tam hatırlamıyorum adı mayonez olsun] resmen bana tvittır reklamı yaptı.

"orda senin ilgi alanlarınla uğraşan kişilerden kişilerden çok şey öğrenebilirsin!"
gibisinden birşey söyledi. ki bu, ihtiyaç duyduğum birşey, tam beni etkileyebilecek söz.
bende "vay bunu bilseydim çoktan üye olurdum." tarzında bişeyler geveleyip rüyamda tvittır hesabı açtım !

ertesi gün tvittır anasayfasına hayatımda ilk defa bi göz atayım derken, sol tarafta maydonozun söylediklerine çıkan birşeyler yazıyordu, ne tuhaf.
başlangıç filmini [inception]  izleyenler bilir orda da rüyalara girip bir çeşit yeni nesil reklam yapımından bahsediyordu.
rüyalarımıza girmesi için bilgisayarda uğraşırken mi tv seyrederken mi nerden beyne kodluyorlarsa artık bunları (:

bilim bayağı ilerlemişe benziyor burdan bakınca.

keşke enerjilerini bu kapitalist kokuşmuşluklara harcayacaklarına [bayağı bildiğin koyu kahverengi, cıvık, sulu, pis bişey kokuyor. eheuhe.] tamamen insan hayatını iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapsalar.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

sonuçlarrr

sevgili günlük;
rötarlı yazıyorum çünkü geçen gün internetim bitti ve ancak bugun alma fırsatı bulabildim.
lys sonuçları dil alanında beklediğimden iyi, tm olarak beklediğim gibi geldi.

tm3-348 puan.
yd1-327 puan.
yd2-356 puan.
yd3-411 puan. [bunu yüksek gözüksün diye koydum]

tercihler için pazartesi okuldaki rehber hocalarıyla görüşeceğim, umarım okulda olurlar.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

lys sonuçları bir kaç gün sonraya

erken değil mi yahu!
yani.
ehuehe.
kem küm.
ulan lys sınavından çıktıktan hemen sonra keşke sonuçları hemen verseler diye düşünen ben;
şimdi, 1 sene sonra açıklasalar nolur sanki diye pöfleniyorum.

aman yahu neyse ne, yemişim lys'nin pabucunu.
 türkiyede adam gibi bir şehirde adam gibi bir bölüm tutturmada umudum var.

açıklasalar da, tercihlerimizi yapıp kurtulsak.
&&


bu aralar bir işe girip çalışmayı da düşünüyorum.
bir süredir iş araştırıyordum.
sıkıldım lan boş durmaktan bu ne.
biraz para kazanır biraz da kendimi geliştiririm.

14 Temmuz 2011 Perşembe

güney afrikada sevgililer günü

bir önceki yazımda bahsettiğim bebecik ayrılınca yanımdan, bir zenci geldi.
kısa boylu, koyu kahve gözlü, saçlar 3 numara.

nerde yabancı dilde konuşabileceğim birini görsem sohbet açmak için zaman kollarım.
biraz sonra elemanımızın; güney afrika cumhuriyetinden, bilgisayar mühendisliği öğrencisi, ismi valantine[sevgililer günü] olduğu v.s öğrendim. ingilizcesi iyiydi [bazılarının pek iyi değildir]. ismini garipsedim tabi.
bölümün nasıl?
matematik, fizik zorluyor. söylerken yüz hatlarıdan artık sıkıldığı belliydi.[bu kısmı açarsam küfredicem eğitim sisteminin gelmişine geçmişine geleceğine.]
 ..

güney afrika iyi bir yermiş, büyükmüş. burası kadar sıcak değilmiş [ben daha sıcak zannediyordum].
-ismin neden yabancı bir kelime? [aklımdan kolonizasyon kelimesi geçerken]
-eskiden koloniydik.[ingiliz kolonisi diye düşündüm.]
..
-70 sene evvel biz de ingiliz kolonisiymişiz.

sömürge yönetimi onların isimlerine kadar girmiş demek.

thor aşkına. o ne hafiflik, o ne miniciklik oyle!

bu sabah  ukü bursumu kaybetmemek maksadıyla üniversiteye önkayıt olmak üzere erken kalktım. durakta öyle minnacık bir bebek vardı ki  bebek arabasında ! hiç ağlamıyordu. annesine bakıyordu, etrafa seyrediyordu. annesine bakınca gülümsüyordu bana bakınca kim bu yaa acaba dercesine bakıyordu tip tip (:
hasta olmuş meğersem o yaramazcık da. ateşi çıkıyormuş miniğimin, teninde de biraz kızarıklıklar vardı.
annesine;

-ismi ne?
-canan.
-konuşabiliyor mu?
-yok, daha çok küçük!
-ismine tepki veriyor mu?
-evet, veriyor. balkondan seslenince yanıma geliyor. [emekliyerek gidiyordur heralde diye düşündüm]
-hiç anlamam ki bebeklerden.
biraz sonra eniştesi geldi. annesi, bebek arabasını otomobile koymak için bebeği benim elime tutuşturdu. ben istemiştim zaten tutmayı da.
thor aşkına. o ne hafiflik, o ne miniciklik oyle! 
kucağımdayken bile etrafı inceliyordu cin cin. e bende onu bir aşağı bir yukarı sallıyorum. bana baksın diye güya.
o an acemilikle çocuğu nasıl tuttuysam artık, annesi kucağımdan geri alırken gülerek yapıştırdı lafı.
-o ne öyle! paket tutar gibi tutuyorsun bebeğimi :))
-söylemiştim, bebeklerden anlamıyorum ki!

11 Temmuz 2011 Pazartesi

marifet-ül nezle

bu cehennem kıbrıs sıcağında, [hani derler ya betona yumurta kırsam pişecek diye. değil yumurta, kuzu çevirsen gene pişer] nezle olmayı başardım sevgili günlüğüm. bi kaç gün içinde geçmezse kendime  kadın programlarını izleme cezası verecem[ehueheu bu da çok sadistçe oldu]. cam-pencere, k.ç-baş açık uyursan olağı budur işte.

oha! nezle, evet.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

devlet, televizyon ve sümük

devlet, türkiyede anarşizmi kontrollü olarak tekrar piyasaya sürüyor gibi.
hem de amacından, esas düşünce yapısından saptırarak, yolundan çıkararak.
kendi köhneleşmiş nasyonal, putprest düşünce yapısıyla yoğurarak. belki de; toplum mühendisleri, ileride toplumun nasyonalist çizgilerinden kayabileceğini gözeterek, tekrardan bir düşman yaratıyordur kendine.

o ne lan öyle televizyonlarda "tam bağımsız vatan" şemsiyesinde "anarşik misin lan sen" nidaları.
iki zıt kavram sifonu çekilmemiş tuvalet içinde kokuşuyor.

ve bunun sonunda oluşan; burunlarında sümük, gözlerinde salaklık, düşüncelerinde çarpıklık eksik olmayan tamamiyle özenti bir genç topluluğu.
insan olanın intiharı için sağlam sebep.

5 Temmuz 2011 Salı

'dur !' - 'durmam!'

pek değerli günlüğüm,
bu sabah ehliyet işleri için sözlü sınav vardı.
sınavın olacağı müfettişlikte bi sürü insan gidip geliyordu.

yahu bi de pantolon giymek lazımmış. ben uzun paçalı eşortman-şort karışımı bişey giydim. mecburen paçaları çekiştire çekiştire, şortu indire indire pantolon gibi yaptık !

her zamanki gibi hiç heyecan yoktu. içeri çağrıldım.
40-50 yaşlarında babacan bir adamdı müfettişim.
sorduğu ilk tabelayı bilemedik he mi, hem de aşağıda resmini koyduğum tabelayı ! ki küçüklükten beri herkes gibi aşinayımdır ona..

masadaki tabela defterinden yandaki işareti seçerek;
-'bu ne?'
-'dur işareti'
-durmam !
değilmiş! içimden ya bu neydi, ya şimdi beni sınavdan geçirmezse düşünceleri hızla akıp geçiyordu. o an aklım öylesine karıştı ki;
-'anayolda sağdan gelen trafiğe yol veriniz işareti ?!!'
bile dedim yani.*
-'hocam heycanlıyım aklım karıştı!' diyerek durumu toparlamaya çalıştım. [yalanın da böylesi]
halbuki 1 buçuk-2 saattir aralıksız diğer antirik kuntirik tabelalara çalışarak onları kafama sokayım derken bu en kolay olan aklımdan uçmuş. [bknz.aşırı yüklenme]

aralarda biraz sohbet ettik. nerden mezunsun, üniversite, memleket, köken, çoluk çocuk v.s  [kendimi sevdirme çabaları.]

neyseki aklımı toparladım ve diğer tabelaların hepsini doğru cevapladım.
ve bu sınavı da geçtik. öğrenci ehliyetini yarın alacağım.
hem de hiç unutmayacağım bu tabela hatırasıyla !!

*not: cevap taşıt giremez işareti.

3 Temmuz 2011 Pazar

blogger seni aldatıyorum !

ne ile mi, haxball.
tatilde zaman öldürme şeysi. eğlenceli bile denebilir.
saatlerin nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile.
ilk başta topun kontrolünü sağlamak problem oluyor, sonra parmaklar alışıyor.
kendine has teknikleri var v.s

[eheuhe sanki oyunu yapan amcadan para almış gibi reklam yapıyoruz.]

lanet olsun keşke zaman harcayacak daha faydalı bişeyler bulsam.


edit: hani küçükken bir repliğimiz vardı.
"ben tek siz hepiniz!"
aşağıda hani o 1 numara var ya, o benim.
diğerleri ise rakibim olan iyi çocuklar. hiç küfür, hakaretleşme gibi şeyler yaşanmadı :)

maç sonucu mu, hiç sorma canım kaç tane attılar hatırlamıyorum !
sonradan acıdılar da benim takıma geçenler oldu.



not: futboldan nefret ederim.

25 Haziran 2011 Cumartesi

ve son sınavım da bitti..

lys 4 müydü 2 miydi sayısı aklımda değil ama bugün lys edebiyat-coğrafya sınavına da girdim. edebiya idare ederdi, coğrafya güzeldi.
son sınavdı.
aslında 13 senlik okul hayatımda, başından beri ben bilmesem bile hazırlandığım son sınavdı.
uğrunda günlük kastığım sınavdı.
ve bitti.

sırada üniversite ardından iş hayatı.
esas iş bundan sonra başlıyor, sanırım.

hayatımda güzel iz olarak kalacak bu günlüğün de işi bitmiş gibi gözüküyor.
eğer yazarsam, eğitim sistemi hakkında yazacak bir kaç eleştirim kaldı.
&&

ve üniversite hazırlık günlüğümden sonra sırada ise üniversite günlüğüm var !
fena bi iş değil bu, çok zaman harcamadan girip kafa dağıtıyorum.

ama şimdi bir işim var günlüğüm, kusura bakma gene uğrayacağım!!!

18 Haziran 2011 Cumartesi

lys ilk hafta sınavları bittenazi

sevgili günlüğüm,
bugun sabah matematik ve öğlen  ingilizce sınavlarına girdim. nedense böyle büyük ve yamuksuratlıpiskokulu sınavlardan çıktıktan sonra bir rahatlama oturuyor içime, güzel bir duygu (:
[iki sınav arası eve geldim. köftenin yanında, patetesli ve yeşillikli salatanın içine mayonez+ketçap muhteşem ikilisini sıktım. al sana  modifiyeli rus salatası, muhteşemdi. birazdan gene gidip aynısını yapmayı düşünüyorum.]

matematik sınavı fena değildi, ingilizce de iyi gibiydi. ikisini de beklediğimden iyi yaptım. şimdi sırada son olarak edebiyat kaldı gelecek haftaya, bu zıkkımlardan kurtulacam ohh.

yav bi de, ingilizceye girdiğim sınav salonunun kliması bozuktu. bir çalışıp bir sönüyordu. sinirimi bozdu, bir elimde kalem bir elimde yelpaze soru çözdüm. sınava girdiğim yer de koskoca ösym binası, bu ne iş yaw üç kuruş para verin de onartın dimi klimanızı sayın ösym.

17 Haziran 2011 Cuma

LE YE SE [yerse]

yarın sabah LE YE SE matematik ve geometri sınavı var. öğleden sonra ise lys yabancı dil sınavı.
50 matematik 30 tane de geometriden.
80 tane de inglizceden soru var.
&
ingilizce için 6. level hikaye kitabı okuyorum.
ve bu kitaptan paylaşmak istediğim enteresan bir hikaye var. konusu gerçek hayattan mı bilmiyorum ama hikayeyi okuduğumda sesli tepki vermiştim; "vay be!"

bir adam var, ismini unuttum şimdilik hilmi olsun. gece köprüde arabasını park etmiş denizi seyrediyor. polis intihar etmesinden korkup gidip konuşuyor. hilminin eşi yakın bir zamanda ölmüş. "merak etme intihar etmeyeceğim, en azından bugün.." diye laf cilalıyor polise. ardından ayrılıyorlar, polis bunun ismini v.s not alıyor lazım olur diye.

sonra bizim psikopat hilmi psikiyatriste gidiyor. polisle olan anısını anlatıyor. eşinin ölümünden sonra kendine gelemediğini anlatıyor. sonra "20 tane ilaç içtim, midemi sen mi pompalıyacaksın yoksa doktora mı gidelim?" deyiveriyor!
midesini pompaliyorlar, hilmi para karşılığı intihar girişiminin saklı kalmasını sağlıyor.

sonra gidip yasal yollardan bir silah dükkanından silah alıyor. makbuzunu v.s de alıyor.

aslında tüm bunları yapan hilmi değil, hilminin kılığına giren hasan!
hasan, hilminin eşine aşık. [hilmiyle eşi de birbirini sevmiyor aslında.] hilminin eşini ise gene hilminin kendisinin öldürdüğünü biliyor.
intikamını almak için, hilmiyi öldürmek istiyor. bu yüzden tüm o yukardakileri yapıp sağlam bir intihar süsü veriyor. böylece intiharın hiç sorgulanmayacağını planlıyor.

ve hilminin evine silah zoruyla girerek, bir intihar notu yazdırıyor.
sonra bam...
&

işte böyle zekayı alkışlarım ben!

sandalet şapkalı çiftçinin çilek bahçesi

[bayağı değerli rosemary mimlemiştir.]
[http://crazywomenrosemary.blogspot.com/]

konumuzun içinde çilek var.
hiç unutmam, daha küçücükken bir gün haddinden fazla çilek yemiştim. ve şeyy..
istifra ettim. (istifra böyle mi yazılıyordu lan. kustum işte. içim dışıma çıktı.)
yıllarca çileklere küsüp yememiştim o küçük tatlı şeyleri. neyse, mime gelelim.
&

Şehir dışında bir yürüyüşte nefis çileklerle dolu bir tarlaya geldiniz. Mideniz guruldamaya başladı ve etrafta kimsecikler yok. Siz ve bedeva öğle yemeği arasında sadece bir çit var. 


1.Çitin yüksekliği ne kadar?

oha. boyumun 2-3 katı, açık ten rengi. çit tahtaları çok sıkı, her bir tahtanın üstüne üçgen şekil verilmiş ve içeriyi görmüyorum ama harika çilekler olduğuna eminim.

2- Bahçeye girdiniz ve çilekleri yemeye başladınız. Kaç tane çilek yediniz?

ellerim, dudaklarım, beyaz tişörtümün önü, koyu bej bol cepli pantolonumun baldır kısmı kıpkırmızı oldu. üstelik çilekleri sırt çantamda kanımda şeker seviyesinin düşmesi tehlikesine karşı bulundurduğum toz şekerine bulayarak yiyorum.  acıkmışım, sayamayacağım kadar çok yedim.

3- Birden çileklerini çalmakta olduğunuz çiftçi ortaya çıktı ve size bağırmaya başladı. 
Kendinizi savunmak için neler derdiniz?

iyi ki çantamdaki plastik kutulara yeteri kadar çilek doldurmuşum. aklım orda kalmadan topuklayıp kaçtım.

4- Tüm olan biteni bir kenara bırakıp söyleyin, çileklerin tadı nasıldı? Ve çilek çalma maceranız sona erdikten sonra kendinizi nasıl hissettiniz?
 ömrümde yediğim en iyi çileklerdi. hormon yoktu. doğaldı. kıpkırmızıydı. üstündeki yeşil şapkacıklar şak diye çıkıyorlardı bıçağa v.s ihitiyaç duymadan. 
çilekleri midellezi yaptığım için pişman değilim. ama çiftçi amcadan tıka basa çilek dolu bir mideyle kaçtığım için yorulmuşum.  bi ağaç gölgesi bulup dinlenmezsem midemdekiler yukarı doğru çıkma eğilimi gösterebilir!..


 

15 Haziran 2011 Çarşamba

aa söylemeyi unuttum

söylemeyi unutmuşum.
hani baksettiğim uluslararası kıbrıs üniversitesi sınavı vardı ya, işte o sınavın sonucu açıklandı.
sosyal hizmet ve turizm ve otelcilik bölümlerinden %100 burs almışım.

8 Haziran 2011 Çarşamba

karne günü

sevgili günlük kardeş,
karnemizi de aldık bugün.
notlar fena değil, bu seneyi de sınıfta kalmadan atlattım.
&

sabah okula girdiğimde megafondan bir ses duyuldu.
"tüm 12. sınıflar ön tarafa toplansın!"
mezuniyet provası varmış meğersem, yan taraftaki parka uçtuk. ne gerek var böyle provalara canım, nasıl olsa diğerlerinin arasında kaynarız.

bu mezuniyet kostümlerini de mason adetlerine benzetiyorum. o ne öyle süslü püskürüklü tuhaf sünnet kıyafeti, soytarı gibi..

5 Haziran 2011 Pazar

gelecek ile ilgili tahminler

[topa, suya bakıp söylemiyorum sadece tahmin.]
[ha bi de her önüne gelen yazıyor bi de ben yazsam nolurduu ha nolurduu]


2016
ortadoğuda patlak veren büyük savaşın ardından ekonomiler daha da gerileyecek. türkiyede milliyetçi bir parti koalisyon ortağı olarak iktidara gelecek. türkiyede ırksal bazlı zihinsel ayrım artacak.

2019
koku çıkarabilen tv ler kapış kapış satılacak. [afeden r. ivedik 6'da osuruk kokusuna nasıl dayanacaz ben de bilmiyorum]

2020
tüm dünyada nasyonal düşünce giderek güçlenmeye başlayacak.din baskısı artacak.

2021
3 boyutlu gözlük kullanımı sağlık gerekçeleriyle tüm dünya ülkelerinde yasaklanacak.

2022
düz vitesli araba üretimi duracak. yerini otamatik ve triptoniğe bırakacak.


2023
[tr nin 100. yılı] bu yılda türkiyede bi b.k olmayacak. 2023 sadece siyasilerin kullandığı bir sembol olarak kalacak.

2026
fetulah cülen sirozdan ölecek.

2029
ülker marka araba çıkacak.

2030
ülker-eti çekişmesini ülker kazanacak.

2031

ab içinden en az 5 devlet ayrılacak ve bu sayı artarak devam edecek.
medya etkisi ile nasyonal düşünce ve din baskısı hiç olmadığı kadar artmış olacak.

2032
sezen aksu beyaz şova hastaneden canlı yayın ile bağlacak.

2033
tsk, pkk ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini açıklayacak.

2034
esra erol türkiyede herkesi evlendirecek. bi tek o evde kalacak.

2035
yardımcı robotların evde kullanımı yaygınlaşmış olacak.

2036
erkenekonda 1426887. şok dalga..

3037
kıbrısta çift taraflı müzakerelere devam.

4 Haziran 2011 Cumartesi

ukü sınavı

sevgili günlüğüm,
bugün uluslararası kıbrıs üniversitesinin burs sınavı vardı.
güzel geçti bea, uzun zamandır iyi geçen ilk sınavımdı. moralim yerine geldi.
mat. den 18-20 /25 ,
türkçeden 20+ /25
sosyalden 20+ /25
genel yetenekden 25 /25 bekliyorum. [hadi de max 1 yanlış]
yok lan ben iyi değilim sorular şeker gibiydi. [büyük konuşmayım da önceki yazılardan pembe gömlek hadisesini biliyorsun, büyük konuşunca büyük giriyor]

bi de geçen hafta sınava kayıt olurken telefonumu ukü rektörlüğünde unutmuştum. iyi ki biri cebellezi yapmadan ordaki görevlilerden biri sahiplenmiş güvene almış telefoncuğumu. 1 hafta telefonsuz kaldım ne kötü durum müziksiz kalmak. en çok türk sanat müziklerimin yokluğunu aradım, artık onları hiç üzmeyeceğim :(

o neyse de, burs sınavının sonuçlarını 3 gün sonra açıklayacaklar. 250 kişiye %100 burs var eğer kazanırsam buraya yazarım kazanmazsam da yazarım.

kendine iyi bak be günlük, kusura da kalma arkadaş basket oynamaya çağırdı biraz aceleye geldin.

3 Haziran 2011 Cuma

pembe gömlek

sonunda lise hayatı da bitti bitmesine de, en çok  kısmen bile olsa "özgür" olduğum için sevindim. özgürce düşünmek serbest[kısmen], düşündüklerimi söylemek serbest, istemediğim insanlarla görüşmemek serbest, giyinmek serbest, konuşmak serbest.

özelikle bu sene okula çok yabancı kalmıştım be sevgili günlük.
okul kostümlerimi giyip boş boş gidip geliyordum.
bana kazandırdığı, öğrettiği bir cacık olmadı bu senenin.
&

bir anektot.
orta 3. sınıftaydım. otobüsle eve dönerken yolda pembe okul gömleği giymiş bir genç var.
içimden sağlam bi dalga geçtim;
bu ne lan nonoş gibi!
o zamanlarda taş fırınız tabii, asla pembe gömlek giymem diyordum ve bu düşüncemde ısrarlıydım.
liseyi kazandığımda mostra olduk, meğersem o pembe gömlekler  kazandığım liseye aitmiş.
yuh artık!.. :))

*gömlekler kırmızı beyaz ince düz çizgi ama 2 cmden uzaktan bakınca pembe gözüküyor. bu uçuk gömlek rengini kimin kararlaştığını merak ettim bir soruşturayım bakem.

4 senelik lise sonu..

lise bitti de,
üzülmüş falan değilim.
hani bazıları okulundan öğretmenlerinden ayrıldığı için üzülür, ağlar;
    ağlamak bir kenara para olsa dansöz oynatacam.

ve bir de hani yani bazı öğretmenler, ağabeyler, ablalar der ki;
liseyi çok arayacaksınız, kıymetini bilin!
az bir kısmı bunu içten gelerek söylese de, çoğunun bunu  içindeki "yaşı büyük olmak" denyoluğu ile ego-mastürbasyonu yaptığı düşüncesindeyim!..

lisedeki arkadaş ortamı yıllar sonra hayatımda ev yapımı limonata tadında damağımda kalacak [hem tatlı hem ekşi ama içilmek istenen]
&

eheuhe höhö.. boğazımda gıcık var sanırım. neyse, bana bu sene saçlarımın uzunluğu konusunda ses çıkarmayan görevli hocalarıma en fiyakalısından bir teşekkürü borç bilirim.
fakat 'bu saçları yarına kes' gibisinden imalı konuşmalar yaparak beni strese sokan, okula gelirken tedirginlik yaşatan, sınıfa girmek için okulun ön kapısını kullanmak yerine taa ebesinin ayakkabı ucundaki spor salonu kapısını kullandıranlaranlara en cilalısından bir bela dilerim, ağır kabızlıktan ameliyat olup düzelemeyesiceler [yok şaka değil inan yürekten istiyorum].

21 Mayıs 2011 Cumartesi

yıllar sonra odamı topladım

kıytırık dersane teksirleri, okuldan verilen  kıytırık teksirler, denemeler, ilkokuldan kalma defterler, ortaokuldan kalan defterler derken 7 poşet çöp çıktı.
[eheuhe.. tamam poşet sayısını birazcık azaltmış olabilirim.]
 &&&

 ortaokuldan beri hep şu salak esprilere maruz kalmışımdır.
-oo hayırdır kemalcim odada  güreş mi tutuyorsun?
-buraya atom bombası mı düştü ? [ardından da bir kahkaha atarlar aman ne komik.]
-amerika ırağa girecem derken bu odaya mı girdi yoksa ?  
&&&

neyse canım, konuya dönelim en son ne zaman odamı topladığımı hatırlamıyordum, aylardır evden gelen baskılar üzerine işe giriştim.
odayı toplamak toplamda 5-6 saatten fazlamı çaldı.
anam odanın temiz halini gördükten sonra nerdeyse ağlayacaktı :))
-bravo, aynı genç kızlar gibi [!] özenerek temizlemişsin, hep böyle kalsın.
şimdi  ben bu söze kızayım mı güleyim mi !

halbuki odam dağınıkken de herşeyi nereye attığımı bildiğim için eşyalarım kaybolmuyordu yada ortalıkta bir sürü şey varken karanlıta bile yere düşmüyorum, ayağıma da bişey batmıyordu.

*resimdeki benim odam değil, dağınıktır ama pis değildir benimkisi !

15 Mayıs 2011 Pazar

elveda müthiş okul hayatı!

kurtuluyorum saatlerce süren derslerden.
kurtuluyorum "ulan hadi zil çalsa da dersten çıksak" tarzı iç konuşmalarımdan.
kurtuluyorum tenefüse 5 dakika kala o geçmeyen saniyelerden.
       halbuki aynı saniyeler, eğlenceli bir şey yapınca ne kadar çabuk geçiyorlar;
       değil mi ?
beyin yıkamalar, faşist görüşler, kapi-koyun sümük beyinliler..

aslında her ne kadar ileriki hayatımda da,
        fabrika çıkışlı insanlarla muhatap olacaksam da,
        belki de,
        bazılarıyla bir ilişki kuracaksam,
        da;
daha özgür,
daha verimli,
bir hayat bekliyor karşımda..

7 Mayıs 2011 Cumartesi

körler nasıl rüya görür ki ?

aklıma bir süre önce bu soru takılmıştı, daha önce renkleri, cisimleri hiç görmemiş olan birinin rüyaları nasıl olur ki? gogıl amcadan araştırdım buldum.

Bütün insanlar rüya görür. Yani doğuştan görme özürlüler de rüya görür. Bildiğimiz gibi görme yeteneğini kaybeden bir insanın zaman içinde diğer duyuları oldukça gelişir, hatta kimi uzmanlar tarafından “süper duyu” olarak adlandırılırlar. Görme özürlü insanlar günlük
yaşamda bu duyularla algıladıkları şeyler sayesinde rüyalarında koku, ses, dokunma gibi hislerin ağırlıkta olduğu deneyimler yaşarlar. Fakat görme özürlü insanların gördükleri rüyalar “görsel” öğeler içermeyebilir. Bu da onların ne zaman kör olduklarıyla yakından ilintilidir. Eğer bir kimse görme duyusunu 5 yaşından önce kaybetmişse (doğuştan görme özürlülük de buna dahil), bu kişinin rüyalarında görsel öğeler bulunmaz. Tabi bu konuda çok az sayıda istisnalara rastlanmış. 1928 yılında Hollanda’da yayınlanan bir raporda, görme duyusunu 5 yaşından önce kaybetmiş 6 ilkokul öğrencisinin rüyalarında çok az da olsa görsel öğeler bulunduğu belirtilmiş. Ama bir insan doğuştan görme özürlüyse rüyaları kesinlikle görsellik içermiyor. Görme duysunu kaybettiğinde 5-7 yaşları arasında olan bir kişinin rüyalarında görsellik olabilir de olmayabilir de. 7 yaşından sonra görme duyusunu kaybeden bir insan ise ne kadar uzun süre ve ne kadar çok şey gördüğüyle orantılı olarak rüyasında görüntülere rastlayabilir.

3 Mayıs 2011 Salı

bumbambam hababam

şimdi yeşil sermayenin kanalı kanal 7de hababam sınıfı uyanıyor'u izleyurum.
senelerdir bir hata farkederim, bu filimin ilk bölümlerinde "ahmet" karakteri var, ortalarında ortadan kayboluyor ve sonunda birden ortaya çıkıyor o unutulmaz repliği ile..

-nasıl da şaşıracak çarıklılar. hehehe
-bana bak çarıklı sensin!!
-bana mı dedin?
-evet sana, sana, sana. hepinize be!!

rezil, iğrenç yaratıklar. hiç mi insanlık yok sizde?  nedir bunlar ha nedir ? nasıl gönderirsiniz bu pislikleri o tertemiz insanlara.onlar kalem silgi istiyor defter istiyor. onlara yardım edeceğinize onlarla dalga geçiyor, küçük göruyorsunuz. hiçbir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan sizlerden nefret ediyorum.eğer anlayacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim, siz ondan da anlamazsınız..."

sonradan öğretmen olmuştu bu ahmet abimiz. tabiki bir senaryo bu. öğretmenlere bir bakıyorum da, geçmişte de şimdi de böyle  biri yok. [sadece öğretmen kimliğine yıkmak doğru olmaz, insanlığın ortak hali bu.] şimdi herkes hemen şehre atanmak ister.

30 Nisan 2011 Cumartesi

sıyrılıp gelen

grup yorumun ilk albümüne ismini veren şiir. uygun bir besteyle, sağlam bir yorumla pekişti. adamı uçan tahta bir gemiyle gün batımındaki bulutların üstüne çıkarır ardından koca dalgalı bir okyanusa indirir.

soluk bir ay dolanıyor 
kentin üstünde her gece.
her gece bilge bir gezgin,
tavrıyla adımlıyor yolunu.
güz yanığı bir durgun;
sessizlikle örtülü her şey
ve yırtılmış bir tül gibi,
savrulup duruyor zaman..
suların sesini dinle şimdi,
ormanın fısıldayışlarını..
usulca yarılıyor dağların göğsü;
bir aşkı dinlendirmek için.
ve gözleri uzak yamaçlarda
aranıp dururken bir şeyleri,
sessiz ve sakin beklemekte
bekledikçe bileylenen yürek..
belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher.
belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat..
 

ahmet telli

28 Nisan 2011 Perşembe

evleniyoruz mutluyuz

prens william ile kate middleton evleniyor.
ikisine de buradan mutluluklar dilerim. tek yastıkta bunasınlar.
çok mutlu oldum inanın.
çok önemli bir haber bu.
DEFOLUN GİDİN ULAAAAAN!!!!
bir godomanın, aristokratın veledi;  küçükken burnunu karıştırıp sağa sola süren, sümüklü  biri evleniyor. ulan senin, benden ondan ne ayrıcalığın var?
şu tipe bak, tek ayrıcalığı elit bir sperm ve elit dişi yumurtası döllenmiş olması. bayanın parmağında ki de yüksek karatından pırlanta kaplı bir safire benziyor. kim bilir kaç ihtiyaçlı insan geçinir onla.

devletlerin içindeki aristokratlar, yöneticiler[topuna laf atıyorum ayrım yok],zenginlikleri halk ile paylaşmanın ötesinde, kıçları yağ bağlaya bağlaya yiyorlar. sonra pek pahalı koşu bandlarına binip eritiyorlar.

tüm medya bu evlilikle meşgul şu an. hatta düğünü canlı yayında verecek kadar ileri gidebilmiş bir kanal var. eheuhe kusura bakmasınlar da bir de solcu geçiniyorlar.

turksat 4c kablolarınız kopa emi.

sonunda ygs sonucunu açıkladılar!!

sabah düşman okuldan bi dosta kekleme mesajı attım.
             -ygs açıklanmış kaç aldın ?
o kabul etmese de yedi numaramı yedi eminim. kim bilir kaç kişiyle münakaşaya girmiştir sınıflarında "ygs açıklanmış ln" deyince :))

5-6 saat sonra rutinen dersaneye uçtum. şaka maka bugun saat 2den sonra sonuçları açıklamışlar yuh tesadüfe bak.
bölümüm olan ygs-5, 317.9 geldi. [ne kadar güzel gözüküyor demi hepsi tek sayı]

gördüğüm kadarıyla dersanede, çevremde; o kadar çalışıp derslere abananlar, benim gibi rahat olanlarla aşağı yukarı aynı notu almış.

düşündüm de onların notu da görünce,  çalışmadığıma pişman değilim, şimdilik..

24 Nisan 2011 Pazar

fıkra

  bugüne kadar okuduğum en sağlam fıkralardan biri, gülme garantili (:
minik bir çocuğun en sevdiği şey yatak odasındaki
dolaba girip oyuncak beyaz ayısı ile oynamakmış. yalnız bu duruma annesi cok kızıyormuş çünkü kocası yokken sevgilisini eve getiriyormuş.
yine bir gün annesi sevgilisi ile iş üzerindeyken çocuk dolapta
beyaz ayısı ile oynuyormuş...bu sırada kadının kocası gelmiş kapı çalınmış, kadın panik ile adamı dolaba sokmuş.bu sırada içeride çocuk ve adam karşı karşıya oturuyorlarmış.bir süre sonra çocuk adama dönüp:
- amca,
- efendim?
- benim bi beyaz ayım var..
- eee.?
- sen onu alacaksın
- çocuğum ben koca adamım ne yapıyım ayıyı?
- yok yok alacaksın..
- almayacam ulan
- alacaksın diyorum,bak yoksa bu durumu çıkar babama söylerim
- peki peki sus... ne kadar ?
- $50
- hadi lan oradan.Ben $50 vermem o salak ayıya
- peki ben de çıkar babama söylerim ozaman.
- peki peki al şu parayı Allahın cezası.
aradan bi süre geçmiş.Çocuk pişkin bir ifadeyle adama tekrar seslenmiş.
- amca
- ne var yine?
- ayımı geri ver.
- hadi lan oradan salak ben ona tam tamına $50 saydım..
- vereceksin diyorsam vereceksin,bak yoksa çıkar babama söylerim..
- peki lan başbelası velet al sus şunuda kapa o çeneni.
çocuk bu durur mu?biraz sonra:
- amca..
- ne var yine ya ne vaaaaaaaarrrrr?
- benim o beyaz ayı var ya.
- eeeeeee ne olmuş o tüylü pis ayıya ..?
- sen onu geri alıcaksın $100
bu böyle sabaha kadar devam etmiş.. çocuk adamın cebindeki tüm parayı almış.
ertesi gün gitmiş...paralarla kendisine bir bisiklet almış.. Eve dönmüş
annesi bisikleti görmüş
- bunu nerden buldun? demiş, o da
- yerde para buldum onunla aldım demiş çocuk.
annesi:
-olmaz çocuğum sen günah işlemişsin o parayla bunu alarak,sen git bisikleti geri ver, parayı geri al.Sonra al o parayı kiliseye bağışla.Gitmişken de parayı nasıl bulduğunu anlat ve günah çıkar demiş...
Çocuk istemeye istemeye gitmiş, bisikleti geri vermiş, parayı almış.. Sonra
parayı kiliseye bağışlamış ve günah çıkarma odasına girmiş...
rahip kabinin diğer tarafından seslenmiş
-buyur çocuğum
- rahip amca benim bi beyaz ayım var
rahipten gelen cevap beklenmedik şekilde olmuş:
-gene mi sen?! defol git ulaaaaan!





[kaç gün oldu henüz ygs açıklanmadı bekliyoruz.]

20 Nisan 2011 Çarşamba

ee hacı hayırdır?

şifre iddiaları, yapılan eylemler, gelen tepkiler, torpilliler..
istisnasız her sene, kopya ile yada soruları bir takım bağlantılarla daha önce görerek yada başka bir şekilde yanıtlayan kaymaklı dobişgolar vardır.
bu sene medya nedense üstüne biraz fazla gitti bu işin.
soruları adam gibi değilde abidik gubidik işlerle cevaplayanların sınav kağıtları bir tarafına girsin lakin benim ve emininim yüzbinlerce adayın bu sınava bir daha girecek tahammülleri yoktur.

başka bir nokta, ygs sonuçları en geç 18 nisanda açıklanakcaktı güya.. ayın 20'si oldu.
ee hacı hayırdır geciktiniz?

19 Nisan 2011 Salı

tecrübe gösterdi ki


eski notlarımı karıştırırken gözüme güzel bir yazı ilişti. ne demiştik, paylaşmak güzeldir.

daha sonra, hayatta yaptıklarından pişman olmak istemiyorsan;
kendini ezdirme,
hakkını ara,
hayır demeyi bil ve
diğer insanlara yardım et.
03.01.09

matematik iyidir, yersen

3 sene önce sınıfta yapılan matematik sınavını buldum.
bu sınavın sonucunu çantama koyup eve götürdüğümde, ilk kimseciklere göstermeden çöpe atmak istedim.
sonra unutamayacağım bir anı kalır diye bir kenarlara tıkıştırdım.
  çoğu şeyi saklamayı severim. hüşenmedim*,fotoğrafladım, buraya koyuyorum.

o zamanlarlar utanç içinde aldığım bu not şimdi umrumda bile değil uleeeen.



*yok yahu bilerek hüşenmek yazdım imla hatası yok (:

sondan 2. sınav haftası bittenazi!

bitti de nasıl bitti.
öğrencilik hayatımın en az çalıştığım sınav haftası oldu.
sallamasyonlarla geçen sınavlarda bakalım notlar nasıl gelecek.

ha bir de her evde sınav haftası geldiğinde yasaklar başlar;
bilgisayara niye oturuyorsun senin sınavların yok mu ?
bilgisayar iyice beynini sulandırdı senin!
televizyonda vakit geçireceğine ders çalışsana !
yat sen ohh! notları görecez bakalım!
en sıkı olman gereken sene kendini iyice salıverdin!  sen böyle değildin!
eheuhe..
heyy nefes alacağına test çözz!
[yok canım o kadar da değil amma velakin diğer lakırdıları her evde duymak mümkündür]

9 Nisan 2011 Cumartesi

sınav haftası yine yeniden..

2 gün sonra okulun sınav haftası başlıyor.
ilk haftaya matematik koymadıkları için şanslıyım zira sınav konusu olan türev alanındaki bilgim ultra-sınırlı.
yaklaşık 7 senedir sınav haftalarına alışmış olarak tepkisizim. sanki normal bir okul haftası gibi..
 bu gireceğim sondan 2. sınav haftası. son sınav haftasına ise hüzünlenerek yada duygusallığa kapılarak değil; bilakis korkunç bir sevinçle, psikolojik baskıdan kurtulmanın verdiği maksimum hazla, boşa geçirdiğim senelern acısını düşünerek gireceğim. zira okulun poposu sağlam bir tekmeyi hak ediyor (:
eheuehe.. her neyse, biraz türev biraz geometri biraz da analitik kassam, bu sınavları da kolayca atlatırız..

 
     -bu arada thor filmini [çıkış 29 nisan] merakla bekliyoruz. ilginç bir senaryosu var gibi gözüküyor, fragmanın son sahnesi ikna edici güzellikte değil. bakalım işin sonunda ne çıkacak.

http://www.sinemalar.com/fragman/5351/Thor/0/kucuk/

1 Nisan 2011 Cuma

1 nisan!

her ne kadar 1 nisanın tarihi tartışmalı olsa da.*
pek umrumda değil açıkcası hıh!

bugun birkaç tane 1 nisan şakası yaptım en kıyaklarından bir tanesini anlatayım.
öncelikle dersanedeki rehber hocamıza bir mesaj çektim. mesaj aşağı yukarı şu şekildeydi;
"hocam bana ders çalışmak artık ağır ve zor geliyor. artık dayanamıyorum. benim üzerimde çok emeğiniz var, bunun için sağolun. fakat ben annemle de konuşup dersaneyi bırakmaya karar verdim."
ilk de cevap yada arama gelmedi. o saklıyor ama şoka girdi (:
1 saat sonra tekrar bir mesaj attım.
-1 nisan!
dersaneyi bırakacam dediğimde  gık kesilen telefon, 2 dakika olmadan çalmaya başladı! arayan rehber hocasıydı.yeşil tuşa bastım.

(hafif kahkaha atarak)  -bugun 1 nisan demi?
 biraz üstüne gittiğimde 'inanmamıştım şaka olduğunu anlamıştım' dese de, hepberaber yermiyimyemem diyoruz. (:

27 Mart 2011 Pazar

hesap verecek olan?

hey önemli birşey var. sınava 1 milyon 692 bin 345 kişi katılmış. logaritma türev integral zart zurta gerek kalmadan sadece dört işlem ile biraz oyun oynayalım.


3 milyon 384 bin 690 fatih logolu kurşun kalem. [en az]
1 milyon 692 bin 345 pelikan logolu silgi. [en az]
1 milyon 692 bin 345 markasız kalemtraş. [en az]5 milyon 77 bin 035 olips logolu şeker.[en az]
3 milyon 384 bin 690 markası belli olmayan kıytırık peçete. [en az]

peçeteler dışında hepsinin özel şirketler olduğuna eminiz. fatih, pelikan pensan grubuna ait. [sitelerini inceledim yarı ingilizce yarı türkçe ne biçim birşey öyle!] şekerler kent firmasına ait, en son cadburye satılmıştı.

tüm bu malzemelerin parası kimlerin cebine girdi, ihaleye çıkıldı mı, kim katıldı, nasıl seçildi, gelen teklifler neydi yoksa ahbap usulu mü işledi v.s
birileri gene de ceplerini şişirdi..





hasta la vista ygs

sabah erken kalkıp kahvaltı bile yaptım.
sınavın yapılacağı okulda üç beş arkadaş oturduk. güvenlik kontrollerine girdik.

ömrümde  kere gireceğim bir sınav olduğunu ümit ettiğim için biraz farklılık yaratmak istedim. sınava küçüklük vesikalık resmimide götürdüm kapıdaki güvenlik görevlisine evraklarla beraber  ilk onu gösterdim (:
resme biraz anlamsız anlamsız baktıktan sonra "tamam geç arkadaşlar üstünü arasın" dedi.
aslında kimlik kartındaki fotoğrafım da orta 1 den kalma bişey, kabul ederler mi diye bir korkuya kapılmıştım ama şükür aksilik olmadı.

sınav salonun en sağ ve en arka tarafına yerleştim. sakindim.
sınavda matematik zordu 80 dk yedi, türkçe soruları iyiydi ama uzundu 50 dakikamı yedi, sosyal testini son 30 dkya sığdırdım.
sonra gittik dürüm yedik, bayağı bir kalabalıktı restorant.
sınavdan sonra biraz rahatlama oldu ama sırada lys var. ona daha çok çalışacağım. özellikle edebiyatı yapabileceğimi düşünüyorum.

sınav beni psikolojik olarak yordu. 2 hafta sonra sonuçlar açıklanacakmış bekliyoruz.
ah ösym hiç acımadın demi bize..

yahu bir de 35 lira para verdik 2 tane peçete koymuşlar, alsanıza bir paket kaliteli mendil de koysanıza. kapıda selpağımı bile çöpe attırdılar yuh.

26 Mart 2011 Cumartesi

van münits !

valla bravo sınavı böylesine abidik gubidik bir tarihe, saate koydunuz.
tessadüfen habertürk ün sitesinde gördüm de haberim oldu.
sırf bu yüzden yarın sınava binlerce genç giremez de sınavı başka bir haftaya ertelerlerse valla sağlam bir küfür yiyecekler milletten. başta benden.
uyarmadı demeyin.
Pazar günü yapılacak YGS'ye girecek öğrencileri olası aksaklıklardan korumak amacıyla hükümet yaz saati uygulamasına tüm dünyadan bir gün geç olarak 28 Mart Pazartesi günü geçme kararı aldı. 

Lakin pek çok kişinin farkında olmadığı bir tehlike aslında yanı başımızda hatta elimizin altında duruyor olabilir; cep telefonumuz.

Telefonların çoğu tarih ve saati otomatik ayarlamak üzere programlanmıştır; özellikle de akıllı telefonlar.  Telefonların saatlerin yerini aldığı gerçeği pek çok araştırmayla ortaya konmuşken, ülkemizin dünyadan 1 gün geç olarak yaz saatine geçecek olması, zamanı cebinden takip edenler için ciddi bir sıkıntı yaratabilir.
Sınava girecek öğrencilerin sorun yaşamaması için alınan bu karar, özellikle de bu öğrencileri etkileyebilir çünkü telefonu saat olarak en yaygın kullanan kişiler gençler. Saati öğrenmek ve çalar saatle uyanmak için telefonunuzu kullanıyorsanız kendisini otomatik güncelleyen cihazınızın bunu yapmasını engellemeniz gerekiyor. Aksi taktirde gününüz bir kaosa dönüşebilir.
http://ekonomi.haberturk.com/teknoloji/haber/614169-ayariniz-sasmasin

yrn ygs varr!

öğle vakti gibi eczaneden üç beş şey aldıktan sonra dersaneye uçtum.
bizimkiler börek, dolma, kısır, kurabiye v.s yapmışlar, yedik ettik.
tahmin ettiğm gibi hocalar konuşma yaptı.
 "sakin olun, normal bir deneme sınavına girer gibi soruları yapın. unutmayın dünyanın sonu değil."
muzip bir hocamız 10 dk sonra olaya müdahale ediverdi.
"evet dünyanın sonu arkadaşlar" (:
tabiki şakaydı.

dersaneden çıktık, bir dostumdan ygs giriş belgemi çıkarmasını rica etmiştim gittim onu aldım [son gün ama olsun].
eve döndüm. her zamanki gibi heyecan yok, bugun soru falan da çözmedim[sanki daha önce çok çözdüm de]. biraz müizk dinledim [neşe karaböcekten inciler ardından birkaç rock parçası]

ve geldik zurnanın zırt dediği yere, yrn ygs.
ertesi gün de okula gitmeye niyetim yok, 1 güncük tatil.

25 Mart 2011 Cuma

son 2

2 rakamını severim, asal sayıların içindeki tek çift sayıdır (:
büyük sınava 2 güncük kaldı. [-cük küçültme eki]
bir süredir evde internet bittiği için yazı yazamadım, halbuki yazacak o kadar çok şey vardı ki. evden de bilgisayara oturmamam için baskı var. neyseki şu an evde kimsecikler yok.

ve yolun sonuna geldik gibi.
1 sene boyunca girdiğim dersler, aldığım etütler, çözülen testler, kafa patlatılan sorular v.s

dün sınava girmedim biraz dinlendim.
birazdan son deneme sınavıma gireceğim.
kahvaltı bile yaptım.

pazar günkü ygs için heyecan yok, rahatım.
olsun da bitsin kurtulayım havasındayım. sırada lys var, bundan sonra onu kasacağım.

9 Mart 2011 Çarşamba

şekerleme

evden çıkış.
okul.
boş olan son ders.
eve erken dönüş.
cumbaa dersaneye deneme sınavına.
50-60 soru çözdükten sonra yanımda oturan ahmet'e telefondan mesaj yazıyorum.
"5 dk. uyuyacam ln 5 dk sonra beni kaldır."

-oğlum saçmalama yav çözmeye devam et şunu!
telefondaki kronometreyi çalıştırdım koydum önüne.
farkettim de, sınav sırasın 5 dk.lık bir şekerleme uykusu yapmak pek bir tatlı (:
üstelik şekerlemeden sonra yaptığım 15 türkçe sorusunun hepsi doğru çıktı. [türkçetoplam 36d 4y 35net]

6 Mart 2011 Pazar

kıssadan hisse

eflatuna sormuşlar;
insanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?
çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.ne var ki çocukluklarını özlerler.
para kazanmak için sağlıklarını yitirirler;ama sağlıklarını almak içinde para öderler.
yarınlarından endişe ederken bugünlerini unuturlar.
sonuçta,ne bugünü,ne de yarını yaşarlar.
hiç ölmeyecek gibi yaşarlar.ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.

her ne kadar sorguladığım biri olsa da, eflatundan alıntıdır.

26 Şubat 2011 Cumartesi

-30

ygs sınavına 29 gün kaldı.
artık sınava kaç kaldığını hesaplamak daha kolay.
heycanlıyım diyemem, sınav geçse de ruhsal olarak bi rahatlasak havasındayım.

bazen bir çalışma hevisi geliyor, derslere yumulmak istiyorsun.
en yüksek watt'lı fotoğraf makinası flashlarının bile etkisi bir anlıktır ya, o çalışma hevesi de bir anda gidiveriyor..



açıkcası, gevelemeden, lafı çarpıtmadan, dürüstçe, velhasılkelam..
ben bu lanet sınava yeterince çalış[a]madım..
çalışmak istemedim diyemem, bir ara tam moduna girmiştim.test kitaplarını yıpratıyordum.
sonra kafam dağıldı puff.. uçtu gitti.


okul bir yanda çok fazla enerji kaybettiriyor.
öğretmenlerin çoğu sınav sistemine hakim değil.
bize verebilecekleri bişey kalmadı.
okullarda konu tekrarı güya yapılamaz diyorlar. (dersaneler haftada 3 gün dersle yapıyor da)

işbu yüzden serbest piyasa ekonomisinde üniversiteye hazırlık emziği dersanelerin ağzına sokulmuş.
pek bir iştahlı emiyorlar.

20 Şubat 2011 Pazar

deneme sınavları

bugun gene deneme sınavı vardı. (her hafta en az bir tane giriyoruz. yada öğrenci deyimiyle sınav bize giriyor [ha bi de ilk "sınav bana girdi" diyenler sınıfın inekleri olur, 8in altında almazlar. dubaracı pinokyolar.])

zar zor yataktan kalktım, giyindim, kahvaltıya vakit kalmadı hemencecik dışarı çıktım.
geçtiğim sokaklar sakindi, trafik yoktu.
sınava 10-15 dk. geç girdim.

birşeylere geç kalmak hep huyum oldu. okula, dersaneye, sınavlara, arkadaşa ders çalışmaya.. zevk almayınca, insana bazı şeyler boş gelince, sanırım böyle oluyor.

gerçek sınav süresi bitmek üzereydi. hoca 2 dk. kaldı dedi.
-hocam ben geç gelmiştim?
-erken gelseydin.
iyi, güzel, tamam, hoş.

4 dk sonra cevap anahtarımı ona verdim.
ama yan taraftaki sınaf benden önce gelmesine rağmen henüz sınavdan çıkmamıştı !

haksızlık !*
* klasik öğrenci hikayeleri..