sayın yetkili, saygılarımı sunarım !

az önce youtubedan oynatmaya çalıştığım videonun kağnı gibi ilerlemesi.. ulan o kadar para veriyoruz, internet altyapısını geliştirinde sinir olmayalım. "şu" internet altyapısını, fiyatlarını ve hızını artık kim belirliyorsa en içten saygılarımı sunarım.

şşt yetkili, at nalı! al bunu tuvaletine asarsın.

en pahalı interneti kullanıyoruz, bunun karşılığında bize dilenciye sadaka verir gibi hız seçenekleri sunuyorsunuz! bazen üstüne kota ekliyorsunuz!

dava edilmeyeceğimi bilsem sizlere dar kafalı aşağılık insanlar yada  sümük beyinliler ehuehe yada muşmula suratlılar diyebilirdim..


işte şimdi saygılar efem!

10.11.2010- yapacak bir şey olmayınca,

dama çıkıyoruz !
evet evet dama çıkıyoruz.
şehrin ortalarında yüksek bir bina bulduk. fırsat buldukça terasına çıkıp, lefkoşa manzarasını seyrediyoruz.
arkadaşla gene bugun binaya  çıktık. elimizde cipsler, asitli içecekler.

"eheuhe kadar uzun bu merdivenler yahu! çık çık bitmedi. hey yavaş!!!"

bina eski, deprem olsa ilk düşecek bina gibi duruyor. çıktık terasa, hani lefkoşaya bakıyorum da bayağı büyümüş. her yeri görüyorum; marketler, şirketler, düzensiz yapılan apartmanlar.
içine etmişler şehrin.
nufusu resmi rakamlarla güya 70-80 bin miş.
hadi lan! git onu bebelere anlat.
 en az 200 bin 300bin nufus yığılmış bu şehre..

bidahaki hedefler daha yükseklere, daha yüksek binalara. hedef kuzey kıbrısın en yüksek binasına çıkmak, plan hazır!

(görende evereste çıkıyoz zannedecek)


resim bir peder balke tablosu, weird mountain olarak geçiyor

10.11.2010- sınav haftası bitti!

bu sınav haftası diğerlerinden farklıydı.
çok fazla takmadım.

sabah sınavdan önce okulda tören varmış.
sınava çalışmak için kaçtık tabi (:
okulun arka sokaklarında dolaşırken, 3 tane hocayı karşıdan gelirken gördüm.

"şşşt nan onlar hoca mı ? "

her sene dolaşırlar törenlerden önce, kaçak öğrencileri parklardan sokaklardan toplamak için.
biraz koşuşturduk, biraz ilerdeki ilkokulun bahçesinden cumbaa beton spor sahasına atladık. counterstirike misali "shift" tuşuna basarak usulca yürüdük. oralarda tribünlerin arkasına biryerle sindik.

"artık yaşlandın sayın hoca!"

09.11.2010- bir fotoğrafa

Karşımdasın işte,


Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni..


Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim..


Kalbime gömdüm sözlerimi,
Ceset torbası oldu yüreğim..


Tıkandığım o an,


Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,


Aklımdan o kadar çok şey geçti ki,Takip edemedim..
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.


Ellerim buz gibi, ben harda kaldım
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,


Bitti artık hepsi..


Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.


Bakış açım belli oldu yine


Geride kalan, ardından bakar gidenlerin..


Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.


Dağlara çarptım her esişimde,Yollara küfrettim her gidişinde..


Demiştim sana;


‘Önemli olan zamana bırakmak değil,Zamanla bırakmamaktır’..


Şimdi bana o geçen zamanın,
Unutulmaz sancısı kalır..


Gittiğim eğer bensem,Söyle bana kimden gittim??
Sen de yoktum zaten ben,Ben yine ben de bittim


Nazım Hikmet Ran

08.11.10- farklı bir gün ?..

sabah kalk.
kahvaltı yapma.
okula git.
matematik sınavına gir. (ya da o sana girsin.)
sosyoloji sınavına gir. [işkence gibiydi. 3 sayfalık teksirden 7 sayfalık soru çıkaran hocama en kıyağından bir selam çakıyorum.]
eve git.
geometri etüdü için dersaneye  uğra. anlamadığın soruları kafa sallayarak anlamış gibi yap.
eve geri gel.

ulan dedim.
ben ne yapıyorum?
ot bile daha güzel yaşıyor. ot bile koparılma korkusunun verdiği adrenarinle sallanıp duruyor.