yasa

kural kural kural.. al sana kural; noktadan sonra büyük harfle başlamak yasak.
bu sitede kanun da benim devlet de !

28 Temmuz 2011 Perşembe

tvittır rüyalara girer mi

girdi.
o mereti bugüne kadar hiç kullanmadım. hakkında bildiğim tek şey, ünlü olsun yada olmasın insanların girip o an ne yaptıkları hakkında kısa notlar düşmesiydi.
o site bundan ileri gidiyor mu, tam olarak görevi nedir bilmiyorum.

aslında tvittır rüyamı bi kaç ay önce görmüştüm, şimdi aklıma takıldı.
düşümde yanımda duran ve benimle sohbet eden insan [kim olduğunu neyin nesi olduğunu tam hatırlamıyorum adı mayonez olsun] resmen bana tvittır reklamı yaptı.

"orda senin ilgi alanlarınla uğraşan kişilerden kişilerden çok şey öğrenebilirsin!"
gibisinden birşey söyledi. ki bu, ihtiyaç duyduğum birşey, tam beni etkileyebilecek söz.
bende "vay bunu bilseydim çoktan üye olurdum." tarzında bişeyler geveleyip rüyamda tvittır hesabı açtım !

ertesi gün tvittır anasayfasına hayatımda ilk defa bi göz atayım derken, sol tarafta maydonozun söylediklerine çıkan birşeyler yazıyordu, ne tuhaf.
başlangıç filmini [inception]  izleyenler bilir orda da rüyalara girip bir çeşit yeni nesil reklam yapımından bahsediyordu.
rüyalarımıza girmesi için bilgisayarda uğraşırken mi tv seyrederken mi nerden beyne kodluyorlarsa artık bunları (:

bilim bayağı ilerlemişe benziyor burdan bakınca.

keşke enerjilerini bu kapitalist kokuşmuşluklara harcayacaklarına [bayağı bildiğin koyu kahverengi, cıvık, sulu, pis bişey kokuyor. eheuhe.] tamamen insan hayatını iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapsalar.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

sonuçlarrr

sevgili günlük;
rötarlı yazıyorum çünkü geçen gün internetim bitti ve ancak bugun alma fırsatı bulabildim.
lys sonuçları dil alanında beklediğimden iyi, tm olarak beklediğim gibi geldi.

tm3-348 puan.
yd1-327 puan.
yd2-356 puan.
yd3-411 puan. [bunu yüksek gözüksün diye koydum]

tercihler için pazartesi okuldaki rehber hocalarıyla görüşeceğim, umarım okulda olurlar.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

lys sonuçları bir kaç gün sonraya

erken değil mi yahu!
yani.
ehuehe.
kem küm.
ulan lys sınavından çıktıktan hemen sonra keşke sonuçları hemen verseler diye düşünen ben;
şimdi, 1 sene sonra açıklasalar nolur sanki diye pöfleniyorum.

aman yahu neyse ne, yemişim lys'nin pabucunu.
 türkiyede adam gibi bir şehirde adam gibi bir bölüm tutturmada umudum var.

açıklasalar da, tercihlerimizi yapıp kurtulsak.
&&


bu aralar bir işe girip çalışmayı da düşünüyorum.
bir süredir iş araştırıyordum.
sıkıldım lan boş durmaktan bu ne.
biraz para kazanır biraz da kendimi geliştiririm.

14 Temmuz 2011 Perşembe

güney afrikada sevgililer günü

bir önceki yazımda bahsettiğim bebecik ayrılınca yanımdan, bir zenci geldi.
kısa boylu, koyu kahve gözlü, saçlar 3 numara.

nerde yabancı dilde konuşabileceğim birini görsem sohbet açmak için zaman kollarım.
biraz sonra elemanımızın; güney afrika cumhuriyetinden, bilgisayar mühendisliği öğrencisi, ismi valantine[sevgililer günü] olduğu v.s öğrendim. ingilizcesi iyiydi [bazılarının pek iyi değildir]. ismini garipsedim tabi.
bölümün nasıl?
matematik, fizik zorluyor. söylerken yüz hatlarıdan artık sıkıldığı belliydi.[bu kısmı açarsam küfredicem eğitim sisteminin gelmişine geçmişine geleceğine.]
 ..

güney afrika iyi bir yermiş, büyükmüş. burası kadar sıcak değilmiş [ben daha sıcak zannediyordum].
-ismin neden yabancı bir kelime? [aklımdan kolonizasyon kelimesi geçerken]
-eskiden koloniydik.[ingiliz kolonisi diye düşündüm.]
..
-70 sene evvel biz de ingiliz kolonisiymişiz.

sömürge yönetimi onların isimlerine kadar girmiş demek.

thor aşkına. o ne hafiflik, o ne miniciklik oyle!

bu sabah  ukü bursumu kaybetmemek maksadıyla üniversiteye önkayıt olmak üzere erken kalktım. durakta öyle minnacık bir bebek vardı ki  bebek arabasında ! hiç ağlamıyordu. annesine bakıyordu, etrafa seyrediyordu. annesine bakınca gülümsüyordu bana bakınca kim bu yaa acaba dercesine bakıyordu tip tip (:
hasta olmuş meğersem o yaramazcık da. ateşi çıkıyormuş miniğimin, teninde de biraz kızarıklıklar vardı.
annesine;

-ismi ne?
-canan.
-konuşabiliyor mu?
-yok, daha çok küçük!
-ismine tepki veriyor mu?
-evet, veriyor. balkondan seslenince yanıma geliyor. [emekliyerek gidiyordur heralde diye düşündüm]
-hiç anlamam ki bebeklerden.
biraz sonra eniştesi geldi. annesi, bebek arabasını otomobile koymak için bebeği benim elime tutuşturdu. ben istemiştim zaten tutmayı da.
thor aşkına. o ne hafiflik, o ne miniciklik oyle! 
kucağımdayken bile etrafı inceliyordu cin cin. e bende onu bir aşağı bir yukarı sallıyorum. bana baksın diye güya.
o an acemilikle çocuğu nasıl tuttuysam artık, annesi kucağımdan geri alırken gülerek yapıştırdı lafı.
-o ne öyle! paket tutar gibi tutuyorsun bebeğimi :))
-söylemiştim, bebeklerden anlamıyorum ki!

11 Temmuz 2011 Pazartesi

marifet-ül nezle

bu cehennem kıbrıs sıcağında, [hani derler ya betona yumurta kırsam pişecek diye. değil yumurta, kuzu çevirsen gene pişer] nezle olmayı başardım sevgili günlüğüm. bi kaç gün içinde geçmezse kendime  kadın programlarını izleme cezası verecem[ehueheu bu da çok sadistçe oldu]. cam-pencere, k.ç-baş açık uyursan olağı budur işte.

oha! nezle, evet.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

devlet, televizyon ve sümük

devlet, türkiyede anarşizmi kontrollü olarak tekrar piyasaya sürüyor gibi.
hem de amacından, esas düşünce yapısından saptırarak, yolundan çıkararak.
kendi köhneleşmiş nasyonal, putprest düşünce yapısıyla yoğurarak. belki de; toplum mühendisleri, ileride toplumun nasyonalist çizgilerinden kayabileceğini gözeterek, tekrardan bir düşman yaratıyordur kendine.

o ne lan öyle televizyonlarda "tam bağımsız vatan" şemsiyesinde "anarşik misin lan sen" nidaları.
iki zıt kavram sifonu çekilmemiş tuvalet içinde kokuşuyor.

ve bunun sonunda oluşan; burunlarında sümük, gözlerinde salaklık, düşüncelerinde çarpıklık eksik olmayan tamamiyle özenti bir genç topluluğu.
insan olanın intiharı için sağlam sebep.

5 Temmuz 2011 Salı

'dur !' - 'durmam!'

pek değerli günlüğüm,
bu sabah ehliyet işleri için sözlü sınav vardı.
sınavın olacağı müfettişlikte bi sürü insan gidip geliyordu.

yahu bi de pantolon giymek lazımmış. ben uzun paçalı eşortman-şort karışımı bişey giydim. mecburen paçaları çekiştire çekiştire, şortu indire indire pantolon gibi yaptık !

her zamanki gibi hiç heyecan yoktu. içeri çağrıldım.
40-50 yaşlarında babacan bir adamdı müfettişim.
sorduğu ilk tabelayı bilemedik he mi, hem de aşağıda resmini koyduğum tabelayı ! ki küçüklükten beri herkes gibi aşinayımdır ona..

masadaki tabela defterinden yandaki işareti seçerek;
-'bu ne?'
-'dur işareti'
-durmam !
değilmiş! içimden ya bu neydi, ya şimdi beni sınavdan geçirmezse düşünceleri hızla akıp geçiyordu. o an aklım öylesine karıştı ki;
-'anayolda sağdan gelen trafiğe yol veriniz işareti ?!!'
bile dedim yani.*
-'hocam heycanlıyım aklım karıştı!' diyerek durumu toparlamaya çalıştım. [yalanın da böylesi]
halbuki 1 buçuk-2 saattir aralıksız diğer antirik kuntirik tabelalara çalışarak onları kafama sokayım derken bu en kolay olan aklımdan uçmuş. [bknz.aşırı yüklenme]

aralarda biraz sohbet ettik. nerden mezunsun, üniversite, memleket, köken, çoluk çocuk v.s  [kendimi sevdirme çabaları.]

neyseki aklımı toparladım ve diğer tabelaların hepsini doğru cevapladım.
ve bu sınavı da geçtik. öğrenci ehliyetini yarın alacağım.
hem de hiç unutmayacağım bu tabela hatırasıyla !!

*not: cevap taşıt giremez işareti.

3 Temmuz 2011 Pazar

blogger seni aldatıyorum !

ne ile mi, haxball.
tatilde zaman öldürme şeysi. eğlenceli bile denebilir.
saatlerin nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile.
ilk başta topun kontrolünü sağlamak problem oluyor, sonra parmaklar alışıyor.
kendine has teknikleri var v.s

[eheuhe sanki oyunu yapan amcadan para almış gibi reklam yapıyoruz.]

lanet olsun keşke zaman harcayacak daha faydalı bişeyler bulsam.


edit: hani küçükken bir repliğimiz vardı.
"ben tek siz hepiniz!"
aşağıda hani o 1 numara var ya, o benim.
diğerleri ise rakibim olan iyi çocuklar. hiç küfür, hakaretleşme gibi şeyler yaşanmadı :)

maç sonucu mu, hiç sorma canım kaç tane attılar hatırlamıyorum !
sonradan acıdılar da benim takıma geçenler oldu.



not: futboldan nefret ederim.